Hac ve umre acenteleri, sahte dilekçelerle hacı adaylarının haklarını gasp edip fahiş fiyattan satmakla suçlanmıştı. Bir yıldır soruşturma genişletilmedi, dava açılmadı. Hac Umre Acentaları Derneği Başkanı Diyaeddin Şahin’e olağanüstü yetkiler verildiğini söyleyen BirGün yazarı Timur Soykan, Şahin’in şirketlerinin halen çok sayıda kişiyi kura dışı hacca götürdüğü iddiasını gündeme taşıdı. Diyaeddin Şahin’in ise iddiaları yalanladığı belirtildi.
Suudi Arabistan, Türkiye’ye 85 bin kişilik hac kontenjanı veriyor. Ama her yıl ortalama 250 bin kişi başvuruyor. Bu nedenle Diyanet İşleri Başkanlığı her yıl kura düzenliyor. 2.5 milyon kişi kuranın kendisine çıkmasını bekliyor. Kura ile belirlenecek 85 bin kişinin yüzde 60’ı Diyanet, yüzde 40’ı ise hac seyahat acenteleri tarafından hacca götürülüyor.
BirGün yazarı Timur Soykan, “Hac skandalı sürüyor’ iddiası” başlıklı yazısında şu ifadeleri kullandı:
2018 yılında ‘Uzman’ isimli acente ile hacca giden bir kişinin şikayeti üzerine hac ve umre acentelerinin dolandırıcılık yöntemi ortaya çıktı. Bazı hac ve umre acenteleri, ele geçirdikleri kimlik bilgileriyle vatandaşlar adına hac kurasına başvurmuştu. Acenteler bu başvurularda Diyanet İşleri Başkanlığı’na kendilerine ait telefon numaralarını veriyordu. Kura çıktığında mesaj acenteye geliyordu. Acenta, kuraya girdiklerinden bile haberi olmayan vatandaşlar adına sahte feragat dilekçeleri yazıp Diyanet İşleri Başkanlığı’na verdi. Acentalar, sahtekarlıkla ele geçirdikleri hac kontenjanlarını yedek hacı adaylarını arayarak 10 bin dolar ile 12 bin 500 dolar arasında bedellerle sattı. Yıllardır bu yöntemi uygulayan hac firmaları, milyonlarca dolar haksız kazanç elde ederken hac için sıra bekleyen adayların haklarını gasp etti.
Tabii ki bu organizasyon hac ve umre acentelerinden ibaret değildi. ‘Sağlık sorunu nedeniyle gidemiyorum’, ‘Ekonomik sıkıntı nedeniyle hac kafilesine katılamayacağım’ denilen yüzlerce sahte dilekçe aynı kalemden çıkmıştı. Zorunlu olmasına karşın adres ve telefon bilgileri yoktu. Bu dilekçeleri Diyanet’in kabul etmesi derin bağlantıyı ortaya koydu. Ayrıca acentalar, yedek hacı adaylarının listesi ve iletişim bilgilerini Diyanet’in veri tabanından almıştı. Acenta sahipleriyle Diyanet veri merkezi çalışanları arasında çok sık telefon irtibatı tespit edildi.
2020 yılında başlayan İstanbul Başsavcılığı’nın soruşturmasında adına sahte feragat dilekçesi düzenlenmiş 114 vatandaşın müşteki olarak beyanı alındı. Hepsi ifadelerinde dilekçelerin ve imzaların kendilerine ait olmadığını söyledi. Kasım 2022’de yapılan operasyonda acente sahiplerinin de arasında olduğu 14 kişi gözaltına alındı. Ama tutuklanan tek acente sahibi de bir hafta içinde serbest kaldı.
“Büyük vurgun örtüldü” iddiası
Soruşturulan 4 acentanın hac dolandırıcılığının en küçük halkası olduğu iddia edildi. Suçlanan acenta sahiplerinin “Çok sayıda acenta aynı yöntemi uyguladı” diye başvurular yaptığı öne sürüldü. İddiaya göre; büyük acentaların büyük vurgunları ve Diyanet’teki büyük bağlantıları siyasi baskıyla örtüldü.
Soruşturmanın başlamasının üzerinden 3 yıl, operasyonun üzerinden bir yıl geçti ama halen bir iddianame düzenlenmedi.
Normal bir ülkede ibadet hakkını bile gasp eden bu dolandırıcılığın engellenmesi için adımlar atılması, hac acentalarının sıkı denetlenmesi beklenirdi. Ama burası Türkiye ve tam tersi yapıldı. Hac ve umre acentalarının yetkileri arttırıldı.