Bir süredir yoğun bakımda tedavisi süren televizyon programcısı, yazar ve sunucu Metin Uca, 62 yaşında hayatını kaybetti. Uca için Cemal Reşit Rey Konser Salonu’nda veda töreni düzenlendi.
‘Annemle babama benim için de sarıl’
Metin Uca’nın kardeşi Mehtap Uca Erdoğan konuşmasında şu ifadeleri kullandı:
“Kardeşimin değerli dostları, bugün burada çok zor bir konuşma yapacağım. Ölüm haberini aldıktan sonra ona söyleyeceklerimi söyleyemedim. Şimdi sizin huzurunuzda bir mektup yazdım, o mektubu okumak istiyorum. Aynı trajik senaryoyu bir kez daha yaşadım. Tam yoğun bakım kapısında, seni alıp eski hayatımıza, güzel günlerimize ve neşemize kavuşacakken ellerimin arasından kayıp gittin. Tıpkı annemin vefatında birlikte yaşadığımız trajedi gibi. Annemi de hayatın garip bir cilvesi, tam taburcu edecekken abimde olduğu gibi kaybettik. O zaman seninle aynı acıyı, aynı şaşkınlığı, aynı isyanı paylaşmıştık. Ama bu sefer bu senaryoda beni çok yalnız bıraktın. Sevgili kardeşim, hastalığın boyunca hep çok güçlü durmaya, aklıma hiç kötü bir şey getirmemeye gayret ettim. O kadar çok sevenin, arkadaşın, dostun vardı ki onların dilekleri, senden gördükleri iyilikleri dile getirişleri bana güç verdi. Seninle tarifsiz bir gurur duydum. Hasta yatağında ‘Bu çok kadar sevenin olduğunu bilmiyordum’ dediğimde, dudaklarının arasından büyük bir gururla ‘Ben biliyordum’ demeni hiç unutmayacağım. Evet, sen kendinle gurur duymalısın, her faninin yakalayamayacağı büyük bir servete, yüreklere sahip olmuşsun. Sen milyonları güldüren adamsın. Hasta yatağında bana ‘Söz veriyorum kardeşim, güleceğim’ demen, kaderin yüzüme patlattığı okkalı bir tokat oldu. Bunu hiçbir zaman unutmayacağım. Evet, sen bana söz verdin, güleceksin, cennetten bana hep gülümseyeceksin. Buna gönülden inanıyorum. Annemle babama benim için de sarıl.”
‘Türkiye’nin senin gibi insanlara ihtiyacı var’
Mehtap Uca Erdoğan sözlerine şöyle devam etti:
Özel ve İmamoğlu da katıldı
CHP Genel Başkanı Özgür Özel ve İstanbul Büyükşehir Belediye (İBB) Başkanı Ekrem İmamoğlu birer konuşma yaptı.
İmamoğlu: Bizlere düşen adını yaşatmak
Salonu dolduran Uca’nın dostlarına baş sağlığı dileyen İmamoğlu da şu ifadeleri kullandı:
“Tabii ki onu düşünüyoruz hep birlikte. Ben de düşünüyorum. İlk kaybettiğimiz, haberini aldığımda, aklımdan ilk geçen duygu şu oldu: ‘Eyvah, güçlü bir ses gitti.’ Çünkü; ayıltan, uyandıran, düşündüren ve hissettiren çok enteresan tespitleriyle, yazdıklarıyla çoğu zaman ders veren, yön veren özel bir insandı. Bu yönüyle kaybımızın büyük olduğunu biliyoruz. Çok şey yaptı, çok yönlü bir kişilikti zaten. Dostları burada, çok güzel ifade ettiler. Tiyatro sanatçısı, kitap yazarı, haberci, gazeteci… Her yönüyle düşünen bir insandı. Biz de tabii ki sıkı takipçisi, aynı zamanda söylediklerinden gerçekten ders alan ve uyanan bir insan konumundaydık. Hayranıydım. Allah rahmet etsin. Gerçekten çok değerli bir insanı kaybettik. O güçlü sesi bize iyi geliyordu. Yapmamız gereken bir kısım hamlelere ışık tutmasıyla değerli bir insandı. Bizlere düşen; böylesi kıymetli bir insanımızı, vatandaşımızı, aydınımızı, hemşehrimizi, sözüyle, kalemiyle, ismiyle yaşatmak. Hep birlikte yaşatacağız. Allah rahmet etsin. Mekanı cennet olsun. Nur içinde yatsın.”
Özel, Uca’yı kendi sözleriyle andı
Törenin son konuşmasını yapan Özel, duygularını şu sözlerle dile getirdi:
“Benden önce konuşan herkesi dinleyince, Metin Uca hakkında en son konuşması gereken kişinin ben olduğumu ortaya çıktı zaten. Ama çok enteresan bir kişilikti. Şöyle ki; Metin Zakoğlu, benim telefonumu ona, onun telefonunu bana vermişti. Telefon çaldı. Açar açmaz ona bir cümle söylemek istedim. Aynı saniyede, eş zamanlı olarak o da bana o cümleyi söyledi. ‘Ben sizin hayranınızım, biliyor musunuz’ demiştim kendisine. O da bana onu söyledi. Uzunca güldük. Meclisteki yaptığım çok dolaşan bir konuşmadan bahsetti. ‘Sıkıldıkça izliyorum’ dedi. Dedim ki; ‘Biz, sizi izleyemedikçe sıkılıyoruz.’ 90’ların sonlarında, o muhteşem sabah haberleriyle güne başlamanın tadını, Metin Uca ekranlardan koparıldıktan beri eksikliğini, yoksunluğunu çeken biri olarak, işte bundan birkaç yıl önce iletişim kurabilmiş olduk. Ama şöyle enteresan bir yanı vardı. Televizyonla ulaşamadığı herkese, birebir ulaşabilecek kadar enerjikti. Sürekli iletişim halindeydik. İnanılmaz ilgiliydi Türkiye meselesine. Didim’de partiyi nasıl kurtulacağını konuşmuş; bana da söylerdi, ‘Neler yapmak lazım’ diye. Bence ne yapmamız gerektiğini, kendi yaşantısıyla vasiyet edip gitmiş: ‘Yükseklik korkusu olan herkes pilot olacak cesareti gösterdiğinde, Türkiye de kurtulacak, hepimiz de kurtulacağız.’ Dayısı tarafından çocukken Fenerbahçeli yapılmış. Bir tek dayısı olan biri olarak, bu acıya dayanmakla dayanmama arasında gelip giden kardeşini ve onu kardeşi gibi seven hepinizi saygıyla selamlıyorum. Işıklar içinde uysun.”
Uca’nın cenazesi pazar günü öğle namazına müteakip Ankara Kocatepe Camii’nden alınarak Cebeci Asri Mezarlığı’na defnedilecek.